Seneler önce, sanal havacılık merakıma istinaden yazdığım bir yazımı, hardiskimin tozlu byte'ları arasında çektim çıkardım. 311.Kangal Filomuzu anlatan bu yazımı sizlerle paylaşıyorum.
Bir soruyla çok sık karşılaşıyoruz. Siz kimsiniz, hangi filo bu?
Üssünüz nerde? Sanal mı, o ne demek? Nasıl yani? Bu gibi sorulardan sonra en
sık sorulan soru şu:
"Nasıl online uçuyorsunuz?"
Bilgisayar dünyasından ve oyunlardan uzak olanlarınızın şaşırması daha olağan
tabi, bu yüzden en basit dilde, biraz da sizi gülümsetmeye çalışarak, amacım
sizi bir sanal uçuşun yanıbaşına götürmek, dakika dakika size yaşatmak…
En başta, biliyorsunuz sivil insanlarız. (En azından gurur kaynağı gerçek savaş
pilotlarımız hariç.) Hemen her meslekten bir grup insan. Çoğu çoluk çocuk
sahibi, evli barklı insanlar (Filo kurulalı en az 3-4 pilotumuzu baba ettik, ne
kadar uzun zaman olmuş arkadaşlar) Bir sevdadır ki bizi birbirimize bağlayan,
uçma sevgisi. Hepimiz birbirimizden ayrı simulasyon meraklısı iken bulmuşuz
birbirimizi ve kangallar olmuşuz kısa zamanda. Hava kuvvetlerimize imrenmiş,
gerçeğini sanal dünyada hayal etmişiz. Ama herşeyden önce bu bir oyun ama öyle
kapsamlı ve gerçeğine uygun bir uçuş oyunu-simulasyonu ki, 600 sayfalık manueli
bitirmenin ardından bu filoya girip bir gerçek F16 pilotundan sanal eğitim
almak… İşte kazandığımız bu bilgi birikimi, yadsınmayacak kadar derin ve bir
kenara atılamayacak kadar kıymetli.
Evet, sanal pilotun bir günü. Boşverin Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembeyi.
Bunlar sıradan bir insan gibi yaşadığımız günler. Ama uçuş gecesi olarak
seçtiğimiz Cuma, hepimizin birer Kangala dönüştüğü akşam.Öyle benimsendi ki bu
Cuma akşamları 4 yıldır, o akşam bize misafir gelmez. Doktor olanlarımız hasta
kabul etmez. Pilot olanlarımız eve gelince tulumunu üzerinden çıkartmaz.
Bilinir ki o akşam kangallar uçar. Ya da bazıları özellikle gelir “Ya neymiş bu
olay, nasıl yani” gibisinden. En çok da 311-Falcon’un meslektaşları (gerçek F16
pilotlarımız) dolar evine “Hadi canım, nasıl uçuyorsunuz internetten ” Falcon
başlar sanal ortamda eğitim uçuşlarına “Intercept(Önleme), BFM(Temel Av
Manevraları), ACM (Hava Muharebesi) teknikleri… O sırada bizden bir soru
yönelir eğitmene:
- Falcon, Nomad.
- Devam et Nomad
- Efendim, bir sorum olacaktı. Öncelikli hedefimiz düzgün hedef paylaşımı ve
uygun terminoloji kullanımı olacağına göre, geçen eğitimde gördüğümüz üzere,
hedeflere yönelen kollar ilk AMRAAM atışlarını yaptıktan sonra PITBULL noktasında (A
zamanının bitip T zamanının başladığı füzenin kendi radarını açtığı ve bizim
radarımıza ihtiyacının olmadığı nokta) kilit kırarak ayrılıp DRAG
yapacaklar bilahare yeniden angaje olarak pakete yönelecekler, mutabık mıyız?
- Tamamıyla Mutabık, Nomad.
Sarti: Peki efendim, 8. steerpointte SA2 tehditi Seadlerce vurulduktan sonra 9.
da Mühimmat deposuna ECHELON’mu SPLIT PUP ATTACK mi yapacağız ve parametreleri
nedir efendim?
- SPLIT yapacağız zira AAA ‘ların yoğun baskısı olacak Mk 84 atacağız, 20
derece dalış açısı için ACTOIN 5 mil. PUP 3.3 PULLDOWN 3400 feet RELEASE 2200.
Numaralar da 30 derece parametrelerini uygulayacak. Daldı-çıktı ikazlarınızı
tam ve net şekilde verin ki, uyum içinde hedefi vurabilelim.
- Sarti, anlaşıldı.
Misafir: (şaşkınlıkla) “Nası Yani ???, Helal”
Evet sanırım işin ciddiyeti biraz daha netleşti, gelelim adım adım bunu yaşamaya…
Görevlerin nasıl dizayn edildiğini, önceden yapılan hazırlıkları,
311-Cheetah’nın (Ufuk Kırmızı) bir önceki yazısında okumuştunuz. Ben daha çok kameraları eve
girdiğimiz andan sonrasına çevirmek istiyorum. Uçuşlarımız ev halkının bir
kenara çekildiği saatlerde başlıyor. 23:30. Tabi bilgisayarlar açılıyor,
internete giriliyor. Başından beri ilk selamlaştığımız ortam ICQ.(Internet
üzerinde metinsel olarak yazışabildiğimiz bir program) uçuş saatine 5-10 dk.
kala tek tek tüm pilotların online olduğunu görürsünüz. Karşılıklı
selamlaşmalar başlar. “Selamlar” “Abi iyi akşamlar” “ benim velet kucağımda
yatıramadım “, “olsun abi, babasının oğlu” vs. vs….Bu programda buluşmamızın
amacı hepimizin online olduğunu görmek, birazdan başlayacak olan sesli briefing
ortamı için hazırlık yapmak. Daha sonra RW(Roger Wilco, bugünkü Team Speak) adlı bir başka programa geçiyoruz. Bu da mikrofonlu
kulaklığı takarak, internet üzerinde canlı olarak konuşabildiğimiz, aramızdaki
onca mesafeye karşın, uçuşta bile bir telsiz niyetine kullandığımız başarılı
bir program. Bu aşamaya kadar düşününki, tüm pilotlar brifing odasında
toplanmış, az sonra uçulacak olan görev hakkında ayrıntıları almak üzere
yanyana oturuyoruz. (Tabi yine düşününki, kimimizin elinde bira ve cips,
ayaklarımızı rahatça uzatmışız, benim tabirimle “Pijamalı Pilotlar” Ama ortam
sizi aldatmasın, hatta dağınık masamdaki diğer cdleri ve bira şişesini de bir
kenara atayım, dikkatimizi dağıtmasın, zira birazdan brifing başlayacak…
Ve işte icqdan gelen bir mesaj ve tüm kangallar olanca ciddiyeti ile pür dikkat
kesiliyor. RW’den bağlanacağımız ip adresini ve şifresini veriyor. Ve işte
telsiz programımızda herkes teker teker giriş yapıyor. Çabuk bir yoklamanın
ardından varsa konuşulacak (filo ile ilgili bir konu) konuşuluyor, genelde
toplantıyı mevcut en yüksek rütbeli subay yürütüyor zira aynı anda konuşmamak
için söz alınması, verilmesi gerekli. Bu arada rütbeler nasıl belirleniyor?
Tıpkı gerçeğindeki gibi, kişinin filodaki kıdemine (filoda geçirdiği seneye) ve
üstlendiği göreve göre.
Ardından briefing başlıyor. Eğer bu bir eğitimse 311-Falcon (İlker Holat) geçiyor kürsüye ve
önceden bize yolladığı materyaller üzerinden kısa bir sunuş yapıyor. Eğer bu bir offical
görev (yani savaş senaryosu) ise görevi dizayn eden arkadaşımız görev tanımı,
hedeflerin konumu, kolların görevleri, mühimmatlar hakkında bilgi veriyor ve
internetin her türlü görsel malzemesi ile hazırlanmış çizim veya görüntüleri
paylaşarak aramızdaki km.lerce mesafeyi kaldırarak bir sınıf atmosferi
sağlıyor. Gerek konuşma disiplini, gerek anlatım tarzı ile kulak misafiri olan
biri, gerçekten bir briefing yapılıyor hissine kapılabilir. Gelen sorular
ardından herkes görevinin bilincinde, uçak başı yapmak üzere kendi kollarında
yerlerini alıyor. Burada maalesef çoğumuzun internet hızlarının dial up
modem(standart 56k) olması sebebiyle, aynı anda 4-5 uçak uçabiliyoruz. Teknik
olarak hepimizin uçması mümkün ama bilgisayarlar arasındaki veri alışverişi
arttığı için fazlasını kaldırmıyor ve oyunda “lag” dediğimiz kopmalar, oyundan
düşmeler ve senkronizasyon sorunları baş gösteriyor. (bu konuda bazı girişimlerimiz
var, ilerde kendi server’ımızda 24 kişi uçmak mümkün olabilir) (Dip not: Bugün aynı anda yüzlerce kişi uçabiliyor)
Önceden belirlenen 4’lü kollar kendi RW lerinde buluşuyor ve içlerinden biri
kendi oyununu server moduna getiriyor. Diğerleri o kişinin internet adresinden
ona bağlanarak, o bilgisayarın uçuş boyunca göndereceği verileri almaya
başlıyor. Bu veriler kendi oyunumuzdaki tüm görsel ( hava ve yer birliklerinin
konumları, kendi uçaklarımızın konumu, hareketleri, iniş, kalkış, atış durum
bilgilerini içeriyor. Böylece kendi makinamızda cereyan eden bir oyunla, diğer
makinada cereyan eden aynı oyun, aynı anda aynı şeyleri simule etmeye başlıyor.
Bir örnek vermek gerekirse: Ben uçak başı yapıp oyunu başlattığımda ve kendimi
uçağımın kokpiti içinde gördüğüm andan itibaren, (ki zaten gördüğüm kendi uçağımın
içi) başımı sağa sola çevirdiğimde sağımdaki uçağın aslında İstanbuldaki
311-BronzeMoon(Tuncay Özeren) olduğunu; o joystiğini oynattığında benim gördüğüm F16’nın
flaplarının hareket ettiğini, lövyeyi çekip tekerlek kestiği anda önümde havayı
yırtan sesiyle onun uçağının AB (after Burner) deki muhteşem görüntüsünü,
ardından ben de kalkıp ona kilidimi attığımda onun radarının BronzeMoon’a ikaz
vermesi sonucu telsizde “buddy lock, tight and visual” ikazına kadar tüm
gerçekçiliği ile bir uçuşun başladığını yüreğimde hissediyorum. Artık ne
masanızdaki dağınık cdler gözünüzde, ne çalan telefonlar. Hatta arkamdaki
banditten kurtulabilmek için RW’den avaz avaz yardım isteyip, evdekileri
uyandırdığımı, attığım looplar sırasında kendimi koltuğa sımsıkı yasladığımı,
RWR (Radar Warning Receiver) üzerimde düşman kilidi olduğunu haykırırcasına
öterken, Betty’nin (F16’nın konuşan uyarı sistemi) ciyak ciyak “PULL UP,
WARNING” naraları arasında 0 altitude’u yalarcasına yeri sıyırırken nefesimi
tutup bırakmadığımı, yanımda olsanız ya hayretle izler, ya da “deli bunlar”
deyip bir daha siteye bile uğramadan tüm ilişiğinizi keserdiniz :) Evet deli
bunlar, deli Kangallar…
İşte bu denli delicesine bize bu hissi yaşatan oyunumuz Falcon 4.0 ve dört
gözle beklediğimiz yeni versiyonlarına ve herşeyden önemlisi 311-Falcon’a bir
kez daha teşekkürü borç biliyoruz. İlker sen olmasan Falcon 4.0 bu kadar uzun
süre, bu kadar da anlamlı bir simulasyon asla olmazdı. İyi ki varsın. Allah
gerçek uçuşlarında da inişlerini ve kalkışlarını eşit kılsın. Sanaldakini dert
etme arkanda ben varım ;)
311-Tem
311.Kangal Filo Komutanı
27 Aralık 2003
27 Aralık 2003
NASIL KURULDUK?
(Bir başka eski yazımdan)
Merhabalar,
Bu ilk yazımız, size bizi anlatmalı diye düşünüyorum. Çünkü bence geldiğimiz
nokta gerçekten anlatılmaya değer. Bu filonun kurucusu olarak ilk sözü bana
verdiler, ben de size kuruluş hikayemizi anlatmaya çalışacağım, adım adım
yaşayarak. Ama önce belirtmek istiyorum ki, web
sayfamızın yenilenmiş halinde, kendimizi size gün ve gün yaşatmayı, sizleri de
bu emeğin bir parçaşı olmasını ve havacılığa gönül verenlerle, filomuzun ruhunu
paylaşmayı arzuluyoruz. Pilotlarımızı kendi ağzımızdan tanıtmak, bugün filoda
ne oldu, uçuşta neler yaşandı, hangi zorluklar aşıldı, sizlerin de tüm bu
merakla takipçimiz ve heyecanımıza ortak olmanız dileğimizdir.
1999 Haziran ayında, 1st European Tactical Fighter Wing adı altında toplanan ve
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden sanal pilotlarca kurulmuş 185th Resevoir Dogs
filosunda teğmen olarak uçuşlarıma başladım. Tabi ilk işim kendi ülkemden
insanları da bu filoya katmak oldu.Hayatımda ilk kez böyle bir heyecanı yaşıyordum ve yıllardır oynadığım uçuş
simulasyonları beni, internet ortamında bir filo ruhu ile sanal-gerçek arasında
gelip giden bir ortama taşıyordu. Kaldı ki Falcon 4.0 ilk çıktığı tarihten
beri, 600 sayfalık manueli ile, gerek avionicler konusundaki gerçekçiliği,
gerekse kokpitin neredeyse tamamının kullanılması sebebi ile, diğer tüm
simulasyonlardan kendini kolayca ayıran bir simulasyondu.
Aynı yeni mezun bir pilot gibi ilk defa oturduğum kokpitte, online iken telsiz
de dinlediğim eğitmenimin direktifleri doğrultusunda çalışmaya ve uçmaya
başladım. Icq ortamında, details’inde havacılık ve simulasyon yazan herkese
mesaj atarak bu zevkten mahrum olmamaları için ve Türkiye’yi de bu sanal hava
sahasına kazandırmak için kolları sıvadım. İlk cevap, Ufuk Kırmızı (311-Cheetah) dan geldi. Nasıl bir olgu ile karşı
karşıya olduğunu fark ettiğinde de, hayatına bambaşka bir anlam kattığımı
söylemesi hiç unutmadığım bir sözüdür. Hemen ardından Oykun İlgün (311-Nomad)
den cevap geldi. Bu üçlü, filonun temel taşları olarak 185. filoda yerini aldı.
Sarti, Chorus, Airbrush ve Unforgiven’ın katılımıyla kısa zamanda çok iyi
başarı göstereren filomuz yine bu Avrupa Karma filosunda bir türk filosu, 188.
Filo olarak bir kola ayrıldı ve sayımız 10 kişiye ulaştı. Filo adını
oluşturuken, alınan karar gereği sonunda “Dogs”
kelimesi geçmesi gerektiğinden ve sadece Türkiye’ye has olan “Kangal” ismini benimsedik ve “Kangal Dogs” olarak ilan ettik. Gerek
daha disiplinli, gerek daha özverili çalışmaları ile farklı bir konuma gelen
188th Kangal Dogs, kendi sanal hava kuvvetlerini oluşturması gerekliliği
üzerine 1st ETFW’den ayrılarak, bugün ülkemizin sanal hava sahasını kollayan,
yine bizim kurduğumuz 3. Taktik Hava Kuvvetlerine bağlı 311. Kangal Filo adı
altında toplandık ve sayımızı 24 kişide sabitledik.
Sanal Simulasyon Havacılığı, tüm ülkelerde binlerce filodan oluşmuş bir ağ.
Farklı simulasyonlarda olsa da, hemen her ülke en az 2-3, hatta Amerika
yüzlerce sanal filoya sahip. Bunların hemen hepsi, sivil de olsa, havacılığa
gönül verenlerden kurulu. Ülkemizde de bir ilki başlatan ve askeri
simulasyonlarda ilk Türk Filosu olan Kangal Filo, disiplinli, düzenli, bir o
kadar da arkadaşçıl ve yaratıcı yapısı ile bir “Kangal Ruhu” oluşturdu. İşte bu ruhu her yönden benimseyecek ve
düzenli eğitim ve uçuşlarda görev alacak ve bu ruhun bir parçası olabileceğine
inandığımız arkadaşları özenle seçip, sınayıp, temel eğitime tabi tuttuktan
sonra, harbe hazır bir halde aramıza kabul ettik.
Tüm bu uğraşımız, gerçekten uçmanın zevkini, gerçek bir pilot olarak
tadamadığımız için sadece sanal olarak tatmin etmekten ibaret gibi görünsede,
bizi destekleyen ve filomuzda bizzat sanal görev alan gerçek savaş
pilotlarımızla da gurur duyuyor, ve onlardan övgüler alırken, onların dilinde
de, Türk Hava Kuvvetleri filolarının yanında “Kangal Filo” adının da telafuz edilmeye başlandığını duyduğumuzda
felsefemizin ve çabamızın ne kadar gurur verici bir noktaya ulaştığını daha iyi
anlıyorum.
Kangal Filo’dan tüm havacılara sevgilerle
311-Tem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder