1 Ekim 2010 Cuma

Orada Bir Şey Var

   Dinle


Hani eskiden bir şarkı vardı. "Orda bir köy var uzakta, gitmesek de kalmasak da...".

Bir yer var içimde yerini çok iyi bildiğim, uzun süredir perdelerini örtüp çıkıp gittiğim. Dingin, huzurlu ve muhteşem. Çok oldu uğramayalı, nasıl da toz tutmuştur her bir karışı şimdi. En çok da bu zoraki temizlik gözünde büyüyor Tolga, öyle değil mi?

Bir yer var içimde, ne başı var, ne sonu. Hayır kasvetli değil, belki, nasıl desem... hiçliğin pes tonu. Orda benliğim bile varlığından uzak. "Başka bir şey" var orda, benim bile tam bilemediğim. Benimle özdeş, benimle bir, ama benimle sınırlı değil.

Bir akış var dalga dalga, bir yerden bir yere. Hissedebildiğim oranda berrak, koptuğumda bulanık. Gidip yine baksam mı bir kere? O akışa bırakmak kendini harika bir duygu, en azından hatırladığım kadarıyla öyle. Durup dinlemek, sonra resmetmek. O akışın kalemi; sesi, müziği olmak.

İki farklı duygu var içimde, ikisi de beni tutan. Biri, onca durgun senenin pasını atamama, yerinden kıpırdayamama hali; ötekisi, bir korku: Girersem bunca birikimle kolay kolay çıkamazsam ya, çıkmak istemezsem ya da, çok şeyden uzaklaşmak mı gerekecek?

Hayata o kadar sıkı bağlarla bağlıyız ki, bazen hayallere bile yer yok. Hayal zamanı geldiğindeyse, gözünü açacak mecalin yok. Belki yaşlılığı beklemeli, hayatın iniş anında işte o zaman "orada" yükselmeli. Ama hem bekleyecek sabrım, hem kalkacak halim yok. Bu noktada sıkışıp kaldım. Yazdım çizdim bir şeyler, kainata saldım.

Bunlar belki benim bahanelerim, korkularım ve atmam gereken fazlalıklar. İşte bu duygular arasında kendimi gizledim. İyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir hoca olmaya kilitlendim ama,  ben "orda olmayı özledim!" Beni ben yapan yanımı özledim !

Orda bir şey var, benim bile bilmediğim, ama gittikçe bilmeyi arzu ettiğim.
Güzel bir şey !

Size dinlettiğim gün, bana hak vereceksiniz...