Neden böyle oldu diye sorsaydın, sana bir masal anlatırdım...
PERVANE PERİSİ
Bir pervane perisi varmış, kapkaranlık mağaralarda gezinen,
Bir ışık bulma umuduyla bu mağarada,
Bazen bir ateş böceğinin ışığında,
Bazen karanlıkta akan suyun derinlerinde parlayan fener balığının gölgesinde,
Bazen ışık olmasa da uzaktan gelen hoş bir cırcır böceği ezgisinde,
Bazen ne ışık ne müzik, ama onunla hep konuşan, olgun, yol gösterici bir sesin etkisinde,
Bazen de göz alıcı ama ancak bir kere değilebilecek kadar sıcak bir kor ateşinin cazibesinde,
Arar dururmuş yolunu belki bir çıkış bulurum diye.
Kimi ateş böceği kovaladıkça kaçar, kimi fener balığı onu arkasında bırakır dalar,
Kimi cırcır böceği kısa bir süre sonra susar alışmadan, yakınlaşmadan,
Kimi ses konuşur ama ses yankılanır her yerden gelir,yolunu kaybeder,
Yakacağını bile bile kimi kor cazip gelir, yanar ama kabullenir, yoluna devam eder.
Hala karanlıktır yolu, hala bu yolda yalnız,
Işık olmasına vardır ama her biri sadece parlayan sahte yaldız.
Öylesine çaresizdir ki, denemekten yorulmuştur,
Ne ışık ister ne ses, karanlığı kabullenir,
Usulca bir kenarda uzun süre uyur, dinlenir.
Bir düş görür rüyasında, bir çocuk hemen yanı başında,
Sessiz sessiz oynar, elinde bir fener, çalışır onu yakmaya.
Bir yolcudur belki o da, durmuştur hemen yanı başında,
Mırıltısını duyar uyanır, bakar ki uğraşmaktadır umutsuzca.
Doğrulur yerinden uzanır başına,
Dokunur kanadı kadife saçına,
Hafifçe gülümser çocuğa,
"Korkma" der, “İlişmem uğraşına”.
Çocuk gösterir elindekini, çıkarmıştır fenerin pilini.
Uzatır gösterir pervaneye, "Bundan sende fazla var mı?" diye.
"Çalışmıyor bir türlü, geldim durakaldım burda,
Karardı her taraf yolumun tam yarısında.
Kimin yolu karanlıksa ona tuttum hep,
Sonunda yetmedi bıraktı beni yarı yolda."
Peri duygulanır, geçer karşısına,
Dokunur çocuğun saçına ve de yüreğine,
Öyle bir sarılır ki çocuğa feneri elinden bırakır,
“Işığa ne gerek var” diye düşünür çocuk, “Bu sıcaklık her yeri aydınlatır.”
Peri der ki "versene şu pili bana sen, bırakma elinden ya kaybedersen !
Tak onu yerine hemen, tut da önümü görsem."
Çocuk der ki, "Sevgili Peri, onun pili bitiktir,
Taksam, anca rengini belirtir,
Sende yoksa yenisi, o zaman bunu doldurmak gerekir."
Dokunur pile peri, az biraz ışık verir, önlerinde uzunca bir yol belirir.
Peri sevinçle atılır, "Çalışıyor; diye sevinir,
“Onca zamandır aradığım ışık buymuş"diye seslenir.
Çocuk çoktan uyumuş dizlerinin dibinde,
Huzur içinde dalıvermiş derine,
O kadar yol yürümüş, ne engeller aşmış,
Meğer hep fenerini çekiştirenlerden kaçmış.
Peri dönmüş çocuğa, sevgiyle kaldırmış,
Oysa o hala yorgun biraz daha sıcacık uyusaymış.
Peri "Peki" demiş, saçlarını okşamış,
Ama diğer yandan yolu uzun ve üstelik zaman darmış.
Uykusunda sarsmış çocuğu fark etmeden bir çığlık edasıyla,
İrkilmiş peri, fenerin kararmasıyla.
Dokunmuş yine pile bir orasından bir burasından,
"Dur ben de bakayım, "diyen sesler arasından.
Çocuk uyanmış bu karmaşaya kapıvermiş feneri,
Periye çok haykırmış "Bilmiyorsun benim için değerini !"
Işığa gelen başka pervaneler, uzaklaşıvermişler ses etmeden,
Peri de kızmış "Ne vardı bunda, yardıma gelmişlerdi, yakarlardı belki sonunda."
Çocuk tutmuş feneri, kalan gücüyle sıkmış,
Fener bu kez eskisinden de parlamış.
"Onlar bilmezdi bu feneri yakmayı,
Bu sadece bilir gücünü sevgiden almayı"
Ben kalmıştım yarı yolda, kalmıştım sevgisiz,
Ta ki sen gelip dokunana kadar tertemiz."
Peri sevinçle sarılmış çocuğa,
Söz vermiş feneri iyi koruyacağına.
"Yürüyelim" demiş peri, “Bak yolumuz aydın,
Zaten iyice dinlendin hadi günaydın"
Çocuk sevinmiş sarılmış beline,
Sıkıştırmış feneri periyle kendi tenine.
Sıkça topallasa da çocuk , uydurmuş adımları,
Bilmese de bu yolun varacağı diyarları.
Yanında olmak bile o kadar güzelmiş, buluyormuş gücünü yeniden,
Biraz yavaşlamasını istiyormuş bazen önde giden periden.
Bir kaç kez tökezlemiş, yığılıvermiş yere,
Ama kendi kendine kalkmış sonunda yardım dilemeden.
Peri hep önde, fark etmeden, bazen sırtı dönük hep hızlı giden,
Ama olsun onun varlığıymış çocuğu sevindiren.
Uzaklara bakar olmuş çocuk, mutluluğunu götürse her yere,
Her yer huzur dolar, "Ne fark eder ki yolun nere...?"
Peri de sevinçle gülümser, bakarken çocuğa,
İlişir gözü daha da parlayan fenere.
"Daha ne kadar dayanır bu pil, yarı yolda bırakmaz di mi?
Yolumuzda sanki uzun, daha bitmedi mi?"
Çocuk gülümser, başta sözle cevap vermez,
Zaman zaman ima eder perinin anlamadığını fark etmez.
Der ki çocuk" Ne fark eder, ne pil ne fener,
Yolumuzu aydınlatan sevgi olsun yeter.
Acele etme yol uzun olsa ne olur?
Geze geze gideriz ister ada, ister kıyı ister, deniz olur.
Önün karanlıksa bırak ben geçeyim, önden gideyim
Sana hayallerimden bahsedeyim.
Devam eder çocuk, seslenir yavaşlamış olan Periye,
"Çiçekli, bahçeli evim olsa,
Sen hiç bakmazsın, okşamazsın saçımı, bahçen güllerle dolsa".
Takılır çocuk ardından kahkahalarla gülerek,
Anca fark eder, arkasına dönerek.
O an yanlızdır yolda nerde durdu acaba Peri?
Düştü mü yoksa, incindi mi bir yeri?
Koşar pervane perisine sarılır kaldırır,
Yorgun görünür, yığılır güzel peri.
"Bir derdin mi var" der çocuk "yoksa rahatsız mısın?
Bak elimde ne fener var ne pil, farkında mısın?
Fener dediğin nedir ki, sıradan bir ışık kaynağı,
Atıverdim yolda karanlıkta bile görürüz, yeterki olsun yolumuz aynı."
Peri kalkmak istemez, bakakalır bir yere,
Uzaktaki pasparlak feneri tutan başka bir ele.
Sanki yepyeni, ne kadar da parlak,
Mümkün olabilir tabi yeni bir pil takılarak.
Peri kalkar yerinden, uzatır ellerini ışığa,
Mırıldanır içinden "Ne kadar hoş, ne çekici ne de parlak."
Ne duyar çocuğun haykırışlarını, ne görür yığıldığını,
Kalakaldığını orda çırılçıplak.
Hem fener gitmiştir hem pervane perisi,
Alt tarafı sıradan bir pil ne fark eder yenisi.
Bitmeyecek mi o da aynı yolda, doldurmayınca sevgisi.
Çoktan uzaklaştı çocuk içindeki sevgiyle,
Yeter ona, aydınlanır yolu yaşama sevinciyle.
Anlar ki bütün güç, bütün ışık kendisinde,
Yolu daha bir aydın yine huzur içinde.
Korkunç bir aldanmaymış, hem çocuk hem peri için,
Çocuk düşünür "Işığına gerek yok artık bir fenerin."
Pervane perisi hala sorsun dursun,
Türlü türlü ışık peşinde koşsun.
"HEY ÇOCUK SÖYLESENE! BİR PERVANE İKİ IŞIĞA AYNI ANDA GİDER Mİ?"
Pil bittiğinde; Siz söyleyin bakalım,
Pervane olana, ışıklar sona erer mi?
17.07.2003 06:03
Ankara
PERVANE PERİSİ
Bir pervane perisi varmış, kapkaranlık mağaralarda gezinen,
Bir ışık bulma umuduyla bu mağarada,
Bazen bir ateş böceğinin ışığında,
Bazen karanlıkta akan suyun derinlerinde parlayan fener balığının gölgesinde,
Bazen ışık olmasa da uzaktan gelen hoş bir cırcır böceği ezgisinde,
Bazen ne ışık ne müzik, ama onunla hep konuşan, olgun, yol gösterici bir sesin etkisinde,
Bazen de göz alıcı ama ancak bir kere değilebilecek kadar sıcak bir kor ateşinin cazibesinde,
Arar dururmuş yolunu belki bir çıkış bulurum diye.
Kimi ateş böceği kovaladıkça kaçar, kimi fener balığı onu arkasında bırakır dalar,
Kimi cırcır böceği kısa bir süre sonra susar alışmadan, yakınlaşmadan,
Kimi ses konuşur ama ses yankılanır her yerden gelir,yolunu kaybeder,
Yakacağını bile bile kimi kor cazip gelir, yanar ama kabullenir, yoluna devam eder.
Hala karanlıktır yolu, hala bu yolda yalnız,
Işık olmasına vardır ama her biri sadece parlayan sahte yaldız.
Öylesine çaresizdir ki, denemekten yorulmuştur,
Ne ışık ister ne ses, karanlığı kabullenir,
Usulca bir kenarda uzun süre uyur, dinlenir.
Bir düş görür rüyasında, bir çocuk hemen yanı başında,
Sessiz sessiz oynar, elinde bir fener, çalışır onu yakmaya.
Bir yolcudur belki o da, durmuştur hemen yanı başında,
Mırıltısını duyar uyanır, bakar ki uğraşmaktadır umutsuzca.
Doğrulur yerinden uzanır başına,
Dokunur kanadı kadife saçına,
Hafifçe gülümser çocuğa,
"Korkma" der, “İlişmem uğraşına”.
Çocuk gösterir elindekini, çıkarmıştır fenerin pilini.
Uzatır gösterir pervaneye, "Bundan sende fazla var mı?" diye.
"Çalışmıyor bir türlü, geldim durakaldım burda,
Karardı her taraf yolumun tam yarısında.
Kimin yolu karanlıksa ona tuttum hep,
Sonunda yetmedi bıraktı beni yarı yolda."
Peri duygulanır, geçer karşısına,
Dokunur çocuğun saçına ve de yüreğine,
Öyle bir sarılır ki çocuğa feneri elinden bırakır,
“Işığa ne gerek var” diye düşünür çocuk, “Bu sıcaklık her yeri aydınlatır.”
Peri der ki "versene şu pili bana sen, bırakma elinden ya kaybedersen !
Tak onu yerine hemen, tut da önümü görsem."
Çocuk der ki, "Sevgili Peri, onun pili bitiktir,
Taksam, anca rengini belirtir,
Sende yoksa yenisi, o zaman bunu doldurmak gerekir."
Dokunur pile peri, az biraz ışık verir, önlerinde uzunca bir yol belirir.
Peri sevinçle atılır, "Çalışıyor; diye sevinir,
“Onca zamandır aradığım ışık buymuş"diye seslenir.
Çocuk çoktan uyumuş dizlerinin dibinde,
Huzur içinde dalıvermiş derine,
O kadar yol yürümüş, ne engeller aşmış,
Meğer hep fenerini çekiştirenlerden kaçmış.
Peri dönmüş çocuğa, sevgiyle kaldırmış,
Oysa o hala yorgun biraz daha sıcacık uyusaymış.
Peri "Peki" demiş, saçlarını okşamış,
Ama diğer yandan yolu uzun ve üstelik zaman darmış.
Uykusunda sarsmış çocuğu fark etmeden bir çığlık edasıyla,
İrkilmiş peri, fenerin kararmasıyla.
Dokunmuş yine pile bir orasından bir burasından,
"Dur ben de bakayım, "diyen sesler arasından.
Çocuk uyanmış bu karmaşaya kapıvermiş feneri,
Periye çok haykırmış "Bilmiyorsun benim için değerini !"
Işığa gelen başka pervaneler, uzaklaşıvermişler ses etmeden,
Peri de kızmış "Ne vardı bunda, yardıma gelmişlerdi, yakarlardı belki sonunda."
Çocuk tutmuş feneri, kalan gücüyle sıkmış,
Fener bu kez eskisinden de parlamış.
"Onlar bilmezdi bu feneri yakmayı,
Bu sadece bilir gücünü sevgiden almayı"
Ben kalmıştım yarı yolda, kalmıştım sevgisiz,
Ta ki sen gelip dokunana kadar tertemiz."
Peri sevinçle sarılmış çocuğa,
Söz vermiş feneri iyi koruyacağına.
"Yürüyelim" demiş peri, “Bak yolumuz aydın,
Zaten iyice dinlendin hadi günaydın"
Çocuk sevinmiş sarılmış beline,
Sıkıştırmış feneri periyle kendi tenine.
Sıkça topallasa da çocuk , uydurmuş adımları,
Bilmese de bu yolun varacağı diyarları.
Yanında olmak bile o kadar güzelmiş, buluyormuş gücünü yeniden,
Biraz yavaşlamasını istiyormuş bazen önde giden periden.
Bir kaç kez tökezlemiş, yığılıvermiş yere,
Ama kendi kendine kalkmış sonunda yardım dilemeden.
Peri hep önde, fark etmeden, bazen sırtı dönük hep hızlı giden,
Ama olsun onun varlığıymış çocuğu sevindiren.
Uzaklara bakar olmuş çocuk, mutluluğunu götürse her yere,
Her yer huzur dolar, "Ne fark eder ki yolun nere...?"
Peri de sevinçle gülümser, bakarken çocuğa,
İlişir gözü daha da parlayan fenere.
"Daha ne kadar dayanır bu pil, yarı yolda bırakmaz di mi?
Yolumuzda sanki uzun, daha bitmedi mi?"
Çocuk gülümser, başta sözle cevap vermez,
Zaman zaman ima eder perinin anlamadığını fark etmez.
Der ki çocuk" Ne fark eder, ne pil ne fener,
Yolumuzu aydınlatan sevgi olsun yeter.
Acele etme yol uzun olsa ne olur?
Geze geze gideriz ister ada, ister kıyı ister, deniz olur.
Önün karanlıksa bırak ben geçeyim, önden gideyim
Sana hayallerimden bahsedeyim.
Devam eder çocuk, seslenir yavaşlamış olan Periye,
"Çiçekli, bahçeli evim olsa,
Sen hiç bakmazsın, okşamazsın saçımı, bahçen güllerle dolsa".
Takılır çocuk ardından kahkahalarla gülerek,
Anca fark eder, arkasına dönerek.
O an yanlızdır yolda nerde durdu acaba Peri?
Düştü mü yoksa, incindi mi bir yeri?
Koşar pervane perisine sarılır kaldırır,
Yorgun görünür, yığılır güzel peri.
"Bir derdin mi var" der çocuk "yoksa rahatsız mısın?
Bak elimde ne fener var ne pil, farkında mısın?
Fener dediğin nedir ki, sıradan bir ışık kaynağı,
Atıverdim yolda karanlıkta bile görürüz, yeterki olsun yolumuz aynı."
Peri kalkmak istemez, bakakalır bir yere,
Uzaktaki pasparlak feneri tutan başka bir ele.
Sanki yepyeni, ne kadar da parlak,
Mümkün olabilir tabi yeni bir pil takılarak.
Peri kalkar yerinden, uzatır ellerini ışığa,
Mırıldanır içinden "Ne kadar hoş, ne çekici ne de parlak."
Ne duyar çocuğun haykırışlarını, ne görür yığıldığını,
Kalakaldığını orda çırılçıplak.
Hem fener gitmiştir hem pervane perisi,
Alt tarafı sıradan bir pil ne fark eder yenisi.
Bitmeyecek mi o da aynı yolda, doldurmayınca sevgisi.
Çoktan uzaklaştı çocuk içindeki sevgiyle,
Yeter ona, aydınlanır yolu yaşama sevinciyle.
Anlar ki bütün güç, bütün ışık kendisinde,
Yolu daha bir aydın yine huzur içinde.
Korkunç bir aldanmaymış, hem çocuk hem peri için,
Çocuk düşünür "Işığına gerek yok artık bir fenerin."
Pervane perisi hala sorsun dursun,
Türlü türlü ışık peşinde koşsun.
"HEY ÇOCUK SÖYLESENE! BİR PERVANE İKİ IŞIĞA AYNI ANDA GİDER Mİ?"
Pil bittiğinde; Siz söyleyin bakalım,
Pervane olana, ışıklar sona erer mi?
17.07.2003 06:03
Ankara