1 Haziran 2012 Cuma

Dalga Kıran





Çocukken dalgalarla bir oyun oynardım. Gelen her dalgaya atlar, beni geçmesini engellemeye çalışırdım. Dalgaları durduramadığımı fark ettiğim gün, oyunumu "dimdik ayakta durabilme" oyununa dönüştürdüm, dalgaların beni yıkamadığı her an ben kazandım.

Hayatımız bazen gün batımındaki kadar huzurlu ve sakin, bazen dev dalgalar getiren fırtınalarla dolu.  Dalgalar hayatta her zaman vardır, onları yok edemezsiniz ama her biriniz, öz benliklerinizle dimdik ayakta durabilirsiniz. Tam olduğunuz gibi, içinizde huzur ve kendinizden emin. "Dalgalanmak" sözü de buradan türememiş mi zaten? Hayat koca bir okyanus, dalgalanır da, çalkalanır da. Bazen bunlarla boğuşursun, bazen su üstüne ağırlıksız yatarsın, bazen derinlere, iç dünyana dalarsın, orada yaşamını tehdit eden köpekbalığı da görebilirsin, benzersiz güzellikler de. Dalgaların varlığını kabul etmeli ve bunu bir oyuna dönüştürmeli. Ama "Dalga Kıranlar" olmalı, dalgalara kendini vurup, parçalayanlar değil. Herkes önce kendi içinde güçlü ve huzurlu olduğu sürece, nice fırtınalar kopar etrafınızda ama size çarpar kırılır !  Arkanıza geçmez, çoluğunuzu çocuğunuzu,ailenizi ve sevdiklerinizi etkilemez.

Bugün bir anlamda ülkemin içinde bulunduğu ortam da fırtınalı bir okyanus. Suni dalgalar arasında aslında aynı denizde yüzmekte olan "ötekileştirilmiş" dubalara çarpar buluyorum kendimi, bizzat ben de her dubalaştığımda. Tam da dalganın işine gelen bir durum değil mi bu? Kimsenin öz benliğimi yıpratmaya, beni ben yapan değerleri değiştirmeye hakkı olamaz. Ben izin vermediğim sürece olamaz ! Çocukken ne güzel yapmış ve dalgaların oyununa iyi ki gelmemişim. Demek bazen hakikaten çocukken daha saf ve net görebiliyoruz hayatı, kafamız henüz bulanmamış,bulandırılmamış olduğundan sanırım. 

Ben de öyle yapıyorum artık, dalgayla dalga geçmek gibi... 
Bakın Orhan Veli ne güzel anlatmış tam yerine denk geldi, 
Koyayım da manzara olsun bari !

----------------------
Öyle bir yerde olmalıyım ki,
Ne karpuz kabuğu gibi,
Ne ışık, ne sis, ne buğu gibi...
İnsan gibi.

Müşfik Kenter'in sesinden, "Dalga" Şiiri:





26 Nisan 2012 Perşembe

Geçtiğim yerlerden geçesim var...



Geçtiğim yerlerden geçesim var bugün,
Olduğum yerlerde olasım,
Fakülte yurdunda yatıp, Krakov'da uyanasım…

Kağıttan külah yapasım, boruyla üfleyesim,
Yeşil yapraklarından,
Japon elması yiyesim…

Toprağa patates gömesim, saatlerce bekleyesim,
Hüseyin amcanın dolmuşuna,
Tıkış tıkış binesim…

Annemi kızdırıp, acı biber yiyesim,
Babam Necmi ,ben Secmi Usta olasım,
Anneanneme sırt kaşıtıp, dedemden fıstık bekleyesim…

Karanlıkta piyano çalıp, kasete kaydedesim,
Okul grubuyla, yeni konserler veresim,
Geceleri yatakaneden kaçıp, sahnede sabahlayasım...

Gençlik hatalarımı yapıp, yeni dersler alasım,
Hoşlandığım kıza, yine açılamayasım,
Partilerde abartıp, küvete çıkartasım…

Geçmişteki onca şeyi, yeniden yaşayasım,
İyi kötü ayırmaksızın, hepsini tekrar tadasım.
Her bir anıda, bir tur daha atasım...

Geçtiğim yerlerden geçesim var yarın,
Olduğum yerlerde olasım,
80’imden bugünlerime, yine huzurla bakasım.









10 Şubat 2012 Cuma

Uzun yıllar önce bugün tanıştık seninle.
Yani ilk defa yüzyüze, göz göze.
Onun da ötesi vardı tabi,
Sadece parmakların tıkırdayıp, konuştuğu bir yerde.

Bir masal başladı ogün, evvel zaman içinde,
Dönüp bir de baktım ki, ne çok yol almışız birlikte,
Yanlızca masallarda değilmiş mutluluk,
Burdaymış, senin olduğun yerde.

Bir adam ve bir çocuktan,
Bir aile yarattın sil baştan,
Emek verdin, sevgi verdin,
Gülümsedin ağlayacağın yerde,

Geldin bir Şubat'ın 10'unda,
Sevgilimdin 14 ünde.
Şu şarkıyla yer ettin,
Şu an olduğun yerde



   Dinle









Melegim

Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde,
Küçük bir çocuk, düşümde
Ağlıyordu sessizce

Eğildim okşadım saçını
Kaldırıverdi başını
Birden şaşırdım görünce
Kendimi onun yerinde

Ağlıyordum, gözyaşlarım damlıyordu dizlerime,
Hiç kimseler bakmıyordu, yalvaran gözlerime
Biraz ürkek, biraz yorgun, uykusuzdum günlerce,
Bitkin bir halde oturmuş, ellerim gözlerimde.











Bir tüy süzüldü,
Kondu avuçlarıma
Sardı yüzlercesi
Pamuk parlaklığında

Anladım, yaşadım
Huzuru kollarında
Uyudum, dinlendim,
Bir meleğin kanatlarında

Meleğim...

24 Ocak 2012 Salı

Kara Kaplı Defter


Yılbaşında, çalıştığım yerden hoş bir hediye aldım: Adıma yazılmış şık bir defter. Sayfaları bomboş. Takvimsiz ajanda olmaz, çizgisiz bölmesiz hesap defteri olmaz(zaten bu zarif şeye alacak verecek falan da yazılmaz) Olsa olsa günlük olur dedim, boş sayfalara insanın yazası gelir belki. Nadir yazsam da, yazdığım zaman güzel yazdığımı düşünürüm ama yazım güzel değildir ki,hem böyle bir deftere tüy ve mürekkep gerekir. Bir de baya ciddi bir duruşu var, kara kaplı defter denilen cinsten, "Günahlarınızı alayım,lütfen !" diyenlerden.

Elime aldım, hoş bir hissi var dokununca, sert ama yumuşak. Mıknatıslı siyah tutacağını kaldırdım, bırakınca pat yerine yapışanlardan. İlk sayfasında markası var ve altında ingilizce "Functional Notebook" demiş, yani kim hangi amaçla kullanacaksa serbest. Sonrası krem rengi bomboş ve kaliteli sayfalar, hiç el değmemiş. Buraya yaşanmışlıkları yazsam güzel de olsalar, bekaretini bozar hissim var. Yaşanacaklar yazıyor galiba, yazıyor ama insanın göremeyeceği cinsten. Her sayfasında yaşanacaklar olan tertemiz bir günlüğüm var ne güzel. Belki ondan kıyamıyorum eskitmeye. Ama ilk bakışta kara kaplı defter yakıştırması daha hoşuma gitmişti,hala da öyle. Bir anlam yükledim bu deftere ben ve kara kaplı defterimin boş olması, geçmişime baktığımda aklanmamış ya da içimde kara kalemle yazılmış hiç bir olumsuzluğu taşımadığımı fark ettirdi bana. İçinde tertemiz sayfalar olan kara kaplı bir defter. Çok şey yaşarız, üzülürüz, üzeriz. Kırar, kırılırız. Hele bazılarımız açıp açıp kara kalemle yazılmışları okuyup dururuz. Oysa benim defterimde tüm geçmişim geleceğim kadar aydınlık, yaşadıklarım yaşayacaklarımı ışıtan meşaleler.

İnsanları incitmekten çekinirim, kimseyi de bilerek incitmemiş olduğumu düşünüyorum, eğer incittiklerim var ve haberim yoksa da gerçekten özür dilerim. Beni incitenlerin bende bıraktığı hisleri de, bir sonraki yıla taşımadım hiç, kara kaplı defterim belki bundan temiz ve öyle de sürmesini diliyorum. Benim için bu defter kitaplığımda öylece dururken bana hep bunları hatırlatacak.

Peki ya sizin kara kaplı defterinizde neler var?